Tahsil hayatım boyunca Fransızca okudum . 2 yıl önceye kadar İngilizce yes ve no dan başka kelime bilmiyordum. Yazma niyetinde olduğum İstanbul ile ilgili dökümanların çoğunun ingilizce olduğunu görünce bu dili öğrenmeye karar verdim. ve 2 yıl boyunca hergün düzenli olarak 1-3 saat arası ingilizce çalıştım. Bugün 1975 kelime bildiğimi kelime ezberleten ve üyesi olduğum word test adlı site söylüyor. Tabii kelime ezberlemekle İngilizce öğrendim diyemezsiniz. Ama 6 ay içinde okuduğunu anlayan basitte olsa konuşabilen bir kişi haline geleceğime inanıyorum. Elimde İngilizce öğrenimi ile ilgili bir çok döküman var. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Hayırlı olsun diyerek Derslere ve döküman paylaşımına başlayalım. Saü öğretim üyesi Sami Uslu Hoca'nın Sakarya Rehberinde İngilizce derslerini aşağıda takip edebilirsiniz. BBC TURKİSH 20 bölüm 260 derste pratik İngilizce konuşmayı öğretiyor. İngilizce konuşmak isteyenler için eşsiz 1 kaynak . Aşağıdaki linke tıklayarak siteye giriş yapın 1.nci Bölüme tıklayın altında 1-13 dersler yazıyor. Buraya tıklayınca 1.nci Bölüm 1-13 Derslere ulaşıyorsunuz.Dinlemek istediğiniz dersi tıklayın. Her derste en az 3 cümle toplam derslerde yaklaşık 800 cümle yi öğrenmiş oluyorsunuz. Dersleri dinleyebilmeniz için Bilgisayarınızda real player Programı yüklü olmalıdır. Siteye giriş yaptığınızda en alt satırdan bu programı yükleyip çalıştırın. Lisan öğrenip konuşmada en mühim şey ara vermeden çalışmak hergün 30 dakika ayırıp bu dersleri tekrar ederseniz kısa bir zaman sonra İngilizce konuşmaya başlayacağınızdan eminim Word test kelime ezberleten bir site ücretli bir site. Mingoville çocuklara yönelik bir site yeni başlayanlara faydalı olacağına inanıyorum.o da ücretli Ayrıca Bedava İngilizce gibi bu işi ücretsiz yapanlar da var. Yani kısaca eğer İngilizce öğrenmek, Konuşmak arzu ve enerjiniz varsa İnternette istemediğiniz kadar kaynak var.Yanda bir tıklamayla ulaşabileceğiniz sitelerin linkleri var. İyi çalışmalar!...
İNGİLİZCE KONUŞMAK İÇİN;
1. İngilizce konuşmak veya öğrenmek için değil, iletişim kurup, bir şeyler anlatmak veya bir şeyler öğrenmek için İngilizce dinleyin veya konuşun.
Paylaşmaktan keyif aldığınız veya yarar gördüğünüz bir konuyla ilgili olarak iletişime geçtiğinizde, İngilizceyi korkusuzca konuşursunuz ve yanlış yapmaktan çekinmezsiniz.
2. Zaman içindeki hedefiniz, İngilizce konuşan herkesi (Amerikalı, İngiliz, İrlandalı, Çinli, Malezyalı vs.) anlayabilmek olsun. Bununla birlikte sizin İngilizceniz, dünyanın her tarafında anlaşılabilen bir İngilizce olmalıdır. Aksan yapmaya çalışmayın. Mesela kovboylar gibi konuşmaya özenmeyin! Çünkü kovboy İngilizcesi kırsal bölgelerde konuşulan İngilizcedir. Yani sizin konuşmakta olduğunuz İngilizce, herhangi bir İngilizin veya Amerikalının konuştuğu İngilizce değil, BBC veya CNN İngilizcesi, yani resmî İngilizce olmalıdır.
3. Yanlış yapmaktan çekinmemelisiniz. Herkes, İngilizce konuşurken yanlışlar yapar. Anadilimizi anlayıp-konuşurken de yanlışlar yaparız. Hatasız bir kişi olmak istiyorsanız, hiç bir şey yapmak istemiyorsunuz demektir. İdeal seviyeye ulaşmak konusunda yaşadığınız gerilimi ve endişeyi, film seyretme, ses dosyaları dinleyip, kitaplar okuma çabasına dönüştürün. Ama İngilizce konuşurken bu endişeyi rafa kaldırın.
4. Öncelikle yabancılarla diyaloğa geçin, ama ilk başlarda, daha çok dinleyin. Sorulara kısa cevaplar verin. “yabancı birisini bulmuşken, konuşayım” deyip, kendinizi “paralamayın.”
5. İngilizce bir diyaloga girdiğinizde oturumu yönetin. Yani muhatabınızı anlamadığınız zaman, daha ağır konuşmasını veya söylediklerini tekrar etmesini isteyin. Çünkü karşınızdaki kişi mizaç olarak hızlı konuşan birisi olabilir, aksanı farklı olabilir. Sizin onu anlamayışınız, belki İngilizceyle ilgili değil de, o andaki şartlar veya o kişinin tarzıyla ilgili olabilir. Hele hele ciddî konularda konuşurken, anlamadığınız cümleler veya kelimeler olursa, kesinlikle geçiştirmeyin, anlayana kadar sorun veya konuşmanızı dinlemekte olan bir başkasından yardım isteyin.
6. Yabancılarla her fırsatta iletişime geçin. Onlarla iletişim kurduğunuzda sürekli olarak konuşmanız gerekmez, onlara sorular sorup, dinleyebilirsiniz de. Yabancı dil konuşmak istiyorsanız, biraz rahat olmanız gerekir. Korkmayın sizi yargılamazlar veya ayıplamazlar.
7. Sunumlar hazırlayın ve bu sunumları kendi kendinize seslendirin. Yabancı dil öğrenmek, biraz “çılgın” bazen de pişkin olmamız olmayı gerektirir. Zaman içinde İngilizceniz gittikçe gelişir. Anadiliniz gibi İngilizce konuşmak hedefiniz olsun. Ama bunun “zıplayarak güneşe dokunmak” kadar utopik bir şey olduğunu da unutmayın. Zaten kimse sizden anadiliniz gibi İngilizce konuşmanızı beklemiyor, akıcı ve anlaşılır bir İngilizce konuşmanızı bekliyorlar. Kolay gelsin.
Şüphesiz dil öğrenimi zor ve bitmeyen bir yoldur. Ve kendi kendinizi geliştirmeniz ancak azimle olur. Gitmenin mümkün olduğu bir ülkenin dilini öğrenmenin en iyi yolunun orada yaşamak olduğunu unutmayın. Böyle bir imkanınız bulunmasa bile, aşağıdaki kuralları uygulayarak bir dile vasat da olsa vakıf olabilirsiniz.
Öğrendiğiniz dilin konuşulduğu bir ülkeye gitmek istiyorsunuz ve bunun da o dili öğrenmenin en kolay ve hızlı yolu olduğunu biliyorsunuz. Fakat yeni bir ülkeye adım atmak ilk etapta garip gelebilir. Şöyle ki, yeni bir çevre, kültür ve dile alışmak zaman alacaktır. Ayrıca farklı bir zaman diliminde olmaktan da etkilenebilirsiniz. Ancak rahat olun ve yeni ortamınızı algılamaya çalışın.
1- Yanlış yapın (!): Öğrendiğiniz dilde yapabileceğiniz kadar hata yapın... Her zaman doğru konuşmak durumunda değilsiniz. İnsanlar ne dediğinizi anlayabiliyorlarsa yanlış yapmanız en azından ilk başta önemli değildir. Yabancı bir ülkede yaşıyor olmanız, bir gramer testi değildir.
2- Anlamadıysanız sorun: Başkaları konuşurken, her kelimeyi yakalamak zorunda değilsiniz. Ana fikri anlamak genellikle yeterlidir. Fakat anlamadığınız noktanın önemli olduğunu düşünüyorsanız SORUN! Bu konuda bazı kullanışlı kelimeler: İngilizce için Pardon me? Excuse me, what did you say? Could you speak more slowly please? Did you say that... I didn't catch that... Could you repeat that, please? What was that? I'm sorry I didn't hear you. Sorry, what does "............." mean? (Fakat şunları kullanmayın: Are you speaking English? Please open your mouth when you speak! Give me a break!) Almanca için ise (Entschuldigung, wie bitte? Entschuldigung, was haben Sie gesagt?, Würden Sie bitte langsamer sprechen? yada Bitte, sprechen Sie langsam!, Haben sie gesagt das..., Können Sie das wiederholen bitte? Was war das? Entschuldigung, was bedeutet das? gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
3- Öğrendiğiniz dili ilgi alanlarınıza sokun: İnsanlar kendilerine ilginç gelen şeyler hakkında konuşmayı severler. Sizin ilgi alanlarınız nelerdir? Bu konular hakkında bulabildiğiniz kadar kelime öğrenmeye çalışın. Çevrenizdeki insanlara da nelerle ilgilendiklerini sorun. Bu büyüleyici bir yöntemdir ve daima yeni kelimeler öğrenmenize yardımcı olur. Böylelikle başkalarını daha iyi anlamaya başladığınızı görürsünüz. İlgi alanları, bir bahçeye yağan bereketli yağmurlar gibidir. Dil becerileriniz hakkında konuşmak, daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi öğrenmenize yardımcı olacaktır. Bazı kullanışlı kelimeler: İngilizce için What are you interested in? My favourite hobby is ... I really like .....ing... For many years I have.... What I like about.....is ... What are your hobbies? Almanca için...
4- Konuşun ve Dinleyin: Her zaman hakkında konuşulacak bir şeyler vardır. Etrafınıza bakının. Size garip ya da farklı gelen bir şeyler varsa hemen konuşmaya dalın. Bu arkadaşlığınızı geliştirmenize de yardımcı olacaktır. İnsanları dinleyin, ancak kelimelerin telaffuzunu ve dilin ritmini yakalamak için dinleyin. Bildiğinizi mutlaka kullanın. Pek çok dilde kelimeler birbirinden türetilmiştir. Bu durumda kelimenin anlamını, konunun içindeki anlamından çıkarmaya çalışın. Ülkenin yerli vatandaşlarıyla konuşurken, konuşmayı sürdürmeye çalışın. Karşınızdakinin söylediğini anlamadığınızda paniğe kapılmayın. Ana fikri anlamaya çalışın ve konuşmayı sürdürün. Hala anlamakta zorlanıyorsanız cümleyi tekrarlamasını isteyin. Konuşmaya devam ederseniz, konuşmanın süreci içerisinde konu daha anlaşılır hale gelecektir. Dilinizi geliştirmek ve yeni kelimeler öğrenmek için iyi bir yöntemdir bu, ancak dikkat: Hani derler ya, "duyduğun her şey inanma, kendi söylediklerinin de yarısına inan"...
5- Sorun, soru sorun: Merakımızı gidermenin daha iyi bir yolu da yok zaten. Sorular konuşmaya başlamanıza yardımcı olduğu gibi konuşmayı sürdürmenize de yardımcı olacaklardır.
6- Kullanıma dikkat edin: Kullanım kelimesi genellikle insanların nasıl konuştuklarını izlemektir. Bazen kullanım çok da eğlenceli bir hale dönüşebilir. İnsanların konuşma biçimleri, kelimeleri sizin söylediğinizden farklı telaffuz etmeleri size garip gelebilir. Kullanım en basit şekliyle dilin genellikle ve doğal olarak nasıl kullanıldığını ifade eder.
7- Bir not defteri taşıyın: Yanınızda daima bir not defteri ve kalem bulundurun. Yeni bir kelime duyar ya da okursanız hemen not edin. Daha sonra bu kelimeleri konuşmalarınızda kullanmaya çalışın. Yeni deyimler öğrenin. Çoğu birer deyim dili olan yabancı dilleri çalışmanın en eğlenceli yanlarından birisi de deyimleri öğrenmektir. Bu deyimleri defterinize yazın. Öğrendiklerinizi konuşmalarınıza uygularsanız daha çabuk hatırlar ve konuşursunuz.
8- Bir şeyler okuyun: Başka bir dili öğrenmenin en iyi üç yolu: Okumak, okumak ve okumaktır. Okuyarak yeni kelimeler öğrendiğimiz gibi hali hazırda bildiklerimizi de uygulamış oluruz. Sonraları bu kelimeleri kullanmak, duyduğumuzda anlamak daha da kolaylaşacaktır. Gazeteler, dergiler, tabelalar, reklamlar, otobüslerin üzerindeki şeritler ve daha ne bulursanız okuyun.
9- Herkesin bir ikinci yabancı dil öğrenebileceğini unutmayın, gerçekçi ve sabırlı olun, dil öğrenmenin zaman ve sabır istediğini akıldan çıkarmayın.
10- Yeni bir dil öğrenmek aynı zamanda yeni bir kültürü de öğrenmektir: Kültürel kurallara karşı rahat olun. Yeni bir dil öğrenirken o kültürün size katı gelebilecek kural ve alışkanlıklarına karşı da duyarlı olun. Öğrenmek için konuşmanız gerekir. Sınıfta ya da sınıf dışında soru sormaktan çekinmeyin.
11- Sorumluluk alın: Kendi dil öğrenim sürecinizden kendiniz sorumlusunuz. Yabancı dili öğrenirken, öğretmenin, kursun ve kitabın elbette ki önemi vardır ancak "en iyi öğretmenin yine kendiniz" olduğu kuralını unutmayın. İyi bir öğrenim süreci için amaçlarınızı tespit etmeli ve sizi amaçlarınıza ulaştıracak çalışmaları yapmalısınız.
12- Öğrenme şeklinizi organize edin: Organize edilmiş şekilde öğrenmek, çalıştığınız şeyleri hatırlamanıza yardımcı olacaktır. Sözlük ve iyi kurs materyalleri kullanın.
13- Sınıf arkadaşlarınızdan da öğrenmeye çalışın: Aynı sınıftaki diğer öğrencilerin sizinle aynı seviyede olması onlardan bir şeyler öğrenemeyeceğiniz anlamına gelmez.
14- Hatalarınızdan öğrenmeye çalışın: Hata yapmaktan korkmayın, herkes hata yapabilir. Eğer soru sorarsanız hatalarınızı yabancı dili öğrenmede kendiniz için bir avantaj haline getirebilirsiniz. Kullandığınız cümleyi daha değişik bir söyleme şekli var mı gibi...
15- Öğrendiğiniz dilde düşünmeye çalışın: Örneğin bir otobüste giderken nereye gittiğinizi, nerede olduğunuzu, kendinize o dilde tarif edin. Böylece hiçbir şey söylemeden içinizden dil pratiği yapmış olursunuz.
16- Son olarak dil öğrenirken eğlenin: Öğrendiğiniz cümle ve deyimlerle değişik cümleler yapın. Sonra yaptığınız cümleyi günlük bir konuşma esnasında deneyin, bakalım yerinde kullanabilecek misiniz? Hayatın tecrübeden ibaret olduğu söylenir ya, yabancı dil öğrenmek tamamıyla öyledir...
İngilizce’ye meraklanan bir insanın ilk iş olarak, bazı temel noktaları anlaması gerekir. Hatta, diyebilirim ki, İngilizce öğrenebilmek bir zihniyet devrimini gerektirir. Peki, ama, ne yapmalıyım? Diyorsanız. Şunları dikkatle okuyun: 1.İngilizce Cermen dil ailesine aittir. Cermen dilleri, Indo-Avrupa dil ailesinin bir koludur. Türkçe Altay dil ailesine ait bir dildir. İngilizce, Türkçe’den tamamen farklı bir dildir Mesela, Türkçe’de gramer kuralları mutlak geçerliliğe sahiptir; istisnalar yoktur. İngilizce’de ise, her kuralın istisnası vardır. Türkçe’de genel cümle kalıbı = Özne-Nesne-Fiil (Subject-Object-Verb) sırasını izler. İngilizce’de genel cümle kalıbı = Özne-Fiil-Nesne (Subject-Verb-Object) biçimindedir.İngilizce telaffuzda vurgu ilk hece veya hecelerdedir. Türkçede ise, kural olarak, vurgu son hecelerdedir. 2.Lisanda mantık olmaz. Zira, dil doğal bir oluşumdur. Bu nedenle dilde mantık aramak çoğu kez beyhudedir. Daha da kötüsü, böyle bir arayış öğrenmenizi geciktirir. İngilizce’nin mantıksızlığından yakınanlara, Türkçe’mizin daha az mantık içerdiğini söylemeliyim. Nedeni, dilimizin İngilizce’ye göre daha doğal bir dil olmasıdır. 3.İngilizce’yi gerçek anlamda öğrenmek için Anglo-Sakson kültürünü tanımanız gerekir. Bunu tersinden okursak: Lisanlarını öğrenirken, mecburen bu ulusların kültürünü de öğreniriz. Kültürün en önemli unsuru ise, lisandır. Örneğin, İngilizceyi ana dil olarak konuşan milletlerde, “teşekkür” ve “lütfen” sözcükleri bizlere göre daha sıklıkla kullanılır. O kadar ki, bu kelimeler ağızlardan refleks olarak çıkar.
4.İngilizce’yi öğrenmenin ve özellikle öğrendikten sonra muhafaza etmenin yolu, İngilizce’yi sevmek ve onu hayatın bir parçası haline getirmektir. Bu bağlamda önerim: BBC ve CNN gibi kanalları düzenli şekilde izlemek, hafta sonları orijinal film seyretmek, vesaire önerilir. 5.Lisan bir bütündür ve bütünlüğü içinde: okumak, yazmak, anlamak ve konuşmak gerekir. Bunların hepsi önemlidir. Biri olmadan, diğeri olmaz. Ancak, konuşmanın özel bir ehemmiyeti vardır. Nitekim, “dil konuşmak için öğrenilir” söylemi oldukça yaygındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder